Ana SayfaMoğolistanUlan BaturUlan Batur Günlükleri: Yemek, Trafik ve Alışveriş

Ulan Batur Günlükleri: Yemek, Trafik ve Alışveriş

Son gittiğim şehir Ulan Batur oldu. Gitmeden önce aklımda daha çok kültürel bir gezi vardı aslında. Orhun Kitabeleri’ni görmek, Cengiz Han’ın dev heykeline gitmek ya da en azından şehir merkezindeki Cengiz Han Müzesi’ni gezmek istiyordum. Ama nasıl olduysa, bu seyahat bir anda alışveriş ve yeme-içme turuna döndü.

Bunda birkaç şey etkili oldu. İlki, şehirdeki inanılmaz trafik. Uykusuz geçen uçak yolculuğunun üstüne, havalimanından otele varmam neredeyse iki saat sürdü. Hayatımda böyle trafik görmedim desem abartmış olmam.

İkinci sebepse, akşam yemeğinde yediğim harika et. Belki de şimdiye kadar tattığım en iyi etlerden biriydi. Yorgunluk, trafik ve o lezzet bir araya gelince, kültürel geziden tamamen uzaklaşıp kendimi yeme-içme ve alışveriş peşinde buldum.


Veranda: Ulan Batur’un Sürpriz Mekanı

Akşam yemeği için, bir öneriyle Veranda isimli restorana gittim. Ara bir sokakta, küçük bir binanın üst katında, loş ışıklı ve sıcacık bir mekan. İçeri girer girmez doğru yerde olduğumu hissettirdi.

Menüyü incelerken bir anda gözüm ezogelin çorbasına takıldı! Ulan Batur’da böyle bir şey görmeyi beklemiyordum. Tabii ki hemen sipariş ettim.

Ardından da ana yemek olarak rib eye ve yanında kemik iliği sipariş verdim. Et gerçekten muhteşemdi. Öyle ki, bundan sonra her Ulan Batur’a gittiğimde uğrayacağım bir yerim oldu diyebilirim. Kemik iliği ise biraz ağırdı.


Kültür Planı İptal, Alışveriş Planı Devrede: Shangri-La Mall

Normalde seyahatlerimde alışverişe pek zaman ayırmam, genellikle gittiğim yerleri keşfetmeye odaklanırım. Ama bu sefer işler değişti. Günün sonunda, alışveriş çantalarım elinde, otele dönerken buldum kendimi.

Ertesi sabah uyandığımda gayet dinlenmiş hissediyordum. “Hiç olmazsa Cengiz Han Müzesi’ni gezeyim,” diye düşünerek otelden çıktım. Ama tabii ki planlar yine değişti. Otelde aldığım birkaç tavsiye üzerine, bazı markaların Ulan Batur’da oldukça uygun fiyatlı olduğunu öğrendim: Columbia, UGG gibi…

Shangri-La Mall‘a kısa bir uğramaya karar verdim. İçinde spor mağazaları, Moğol el işi ürünleri, güzel kahveciler… kısacası her şey vardı. Ulan Batur’da en çok vakit geçirdiğim yerlerden biri oldu burası. Biraz dinlenmek için bir restorana girdim, kahve söyledim. Etraftaki neredeyse her masada, bizdeki çiğ böreğe benzeyen bir şey yediklerini fark ettim. Adının Kuushuur olduğunu öğrendim ve bir tane de ondan sipariş ettim. Tadı gerçekten güzeldi, kesinlikle Ulan Batur’da kaçırılmaması gereken lezzetlerden biri diyebilirim.


Sukhbaatar Meydanı ve Şehrin Kalbi

Öte yandan, hava da değişmeye başladı. Dün öğleden sonra güneşli ve sıcak bir hava vardı. Ama bugün bulutlar çöktü, sıcaklık birden düştü. Nisan ayı olmasına rağmen resmen kar havası vardı. Böyle bir değişimi beklemiyordum açıkçası.

Ulan Batur Sukhbaatar Meydanı'nda Damdin Sukhbaatar heykeli ve çevredeki bisiklet kiralama noktaları.

Havanın soğuması nedeniyle sokaklarda fazla dolaşmadım. Sadece Ulan Batur’un ana meydanı olan Sukhbaatar Meydanı‘nda biraz durakladım ve birkaç fotoğraf çektim.

Sukhbaatar Meydanı, Ulan Batur’un en geniş ve önemli meydanı. Ortasında ülkenin bağımsızlık kahramanı Damdin Sukhbaatar’ın atlı heykeli yükseliyor. Hemen yanında ise Moğolistan Parlamento Binası bulunuyor. Meydanda bisiklet kiralayanlar, fotoğraf çekenler ve dinlenen yerel halkla karşılaşabilirsiniz.


Moğolistan’da Kaşmirle Tanışma

Moğolistan, dünyanın en kaliteli kaşmir üreticilerinden biri olarak biliniyor, ama buraya gelene kadar bunu hiç bilmiyordum. Ulan Batur’da kaşmir mağazaları o kadar yaygın ki, her köşe başında bir tane var. Ben de en çok bilinen markalardan biri olan Gobi’nin mağazasına uğradım.

Mağaza gerçekten büyük ve koleksiyonları da oldukça genişti. Kaşmir ürünlere pek aşina biri değilim aslında, ama buradaki kaliteyi görünce biraz ikilemde kaldım, alsam mı diye. Moğol kaşmiri, özellikle yumuşaklık ve sıcaklık açısından ünlüymüş ve bu kadar kaliteli bir ürünü yerinde görmek beni gerçekten etkiledi. Muhtemelen bir dahaki sefere alırım.

Ulan Batur’daki son saatlerim kaşmir ürünlerinin arasında geçti. Geride ise harika yemekler, korkunç trafik ve alışveriş deneyimleri kaldı. Şehrin simgesel noktalarını ise bir dahaki sefere bırakmış oldum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bunlar İlgini Çekebilir