Şanzelize, Zafer Tak- ı, Gara de Nord ve birbirinden havalı kitapçılar… burası Paris değil, Doğu Avrupa’nın esrarengiz ülkesi Romanya’nın başkenti Bükreş.
Bükreş’ e gelmeden önce gezilebilecek sadece birkaç yer bulabilmiştim. Kocaman bulvarlar ve bu bulvarlarda dolaşan birkaç kişiyle karşılaşacağımı bekliyordum. Bu birkaç yerden bir tanesi olan eski şehir (old town) bölgesinde başlayan gezintim saatler sonra yine burada bitti. Diğer yerlere gidemedim bile. Birbiri ardına karşıma çıkan harika yerleri gezmeye koyuldum.
carturesti carusel: Bir şehrin en kalabalık yerinde en dikkat çekici dükkanlar ya pahalı bir markanın mağazası ya da bir mücevher dükkanı olurdu. Bükreş’ te durum biraz farklı. En gösterişli dükkanlar kitapçılara ait. Carturesti Carusel bunlardan bir tanesi. 19. yüzyıldan kalma bir bina restore edilmiş ve ortaya bu muhteşem kitapçı çıkmış. Her önünden geçtiğimde kısa da olsa uğramadan yapamadım. Bence burası dünyanın en güzel kitapçılarından biri.
caru’ cu bere: Tarihi bir restoran. 1879’ da açılmış. Kapısından girince size o yıllara götürüyor. Hoş bir tasarımı var. Kaliteli bir restoran, yemekler güzel, fiyatlar makul. Bu bağlantıdan bu tarihi restoranda sanal bir gezinti yapabilirsiniz. https://www.carucubere.ro/contact/tur-virtual/
macca villacrosse pasajı: Burası da tarihi bir pasaj. Kendine has bir havası var. Mutlaka görülmeli. Yerel halkın ilgi gösterdiği kahve dükkanları ve nargileciler mekanı.
hanul ce tei: İki zengin tüccar tarafından 1833’ de yapılmış bir sokak. Sanat sokağı. Karşılıklı dükkanlar sıralanmış. Dövme demirden yapılmış bu dükkanların kapıları sokağa farklı bir hava katmış. Çeşitli atölyeler, sanat eseri ve antika satan yerler var.
parlamento sarayı: Dünyanın en büyük idari binasının Pentagon olduğunu burada öğrendim. Çünkü, Bükreş’ teki Parlamento Sarayı ikinci büyük yapıymış. Ne kadar büyük olduğunu yanına yaklaşınca daha iyi anlıyorsunuz. Devasa bir yapı.
Benim gittiğimde ziyarete kapalıydı. O yüzden sadece dışarıdan görebildim. Açık olduğundan binanın içerisinde turlar düzenleniyor.
la fabrica: Eski bir fabrika binası restore edilerek yapılmış. İçerisinde kafe ve restoranların olduğu ilginç bir mekan. Açıkçası daha canlı bir yer bekliyordum. Birşeyler yemek konusunda da kararsız kaldım. Oturduğum masada -muhtemelen yarasa- minik bir kuş ölüsü vardı.
kısa notlar:
- 2 milyon nüfuslu bir şehirde de en az İstanbul’ daki kadar trafik olabiliyormuş
- Romanya’ nın adı Roma İmparatorluğu’ ndan değil Osmanlı’ dan geliyormuş. Osmanlı Devleti ‘nin Rumeli’ de olan topraklarından olmasıyla ilgiliymiş.
Bir sonraki seyahat için yapılacaklar listem:
- Çavuşesku’ nun evi
- Parcul Cişmigiu, şehrin en eski parkı.
- Ateneum konser salonu.
- Zafer Tak-ı (Triumph Arch) ve Victoriei caddesi. Burası Paris’ teki tak-ı’ ın ve Şanzelize caddesinin kopyası.
- Herastrau Park ve içerisindeki Romanya’ ya özgü köy hayatını yansıtan evlerin sergilendiği müze.
Ulaşım
Bükreş’ te havalimanından şehir merkezine Uber’ le geldim. Henri Coanda havalimanından yaklaşık 50 dakikada gittik 35 RON tuttu. Sabah yoğun trafik vardı. Merkezde bir defa otobüs kulllandım. Sonra binmedim. Çünkü bilet heryerde satılmıyor. Günlük sınırsız gibi bir seçenek de yoktu. Daha çok yürüyerek dolaştım. Havalimanına dönüşü otobüsle yaptım bilet 4 RON. Akşam da trafik vardı. 1 saate yakın sürdü.
Yeme-İçme
Sadece çorba denedim. Güzeldi. Fiyatlar Türkiye’ dekine çok yakın. Yöresel yemeklere çok girmedim. Daha önce Kişinev’ de et ızgara denemiştim. Üzerindeki sosun reçel olduğunu sonradan öğrendim. Burada şansımı zorlamak istemedim.