Ana SayfaKısa NotlarKültür SanatMona Lisa’nın Hikayesi

Mona Lisa’nın Hikayesi

Louvre, dünyanın en büyük müzesi. Mona Lisa, kuşkusuz dünyanın en meşhur tablosu. Louvre’dan Mona Lisa’yı çıkarsanız küçülüp yok olacak sanki. Her yıl milyonlarca kişi sadece bu tabloyu görmek için Louvre Müzesi’ne gidiyor.

Floransa Sokaklarından Paris’e

Leonardo da Vinci, Mona Lisa (ya da Madonna Lisa di Antonio Maria Gherardini)’nin portresini Floransa’daki atölyesinde çizmeye başladı. Lisa henüz 15 yaşındayken, tüccar olan Francesco del Giocondo ile evlenmişti. Francesco, Santa Maria Novella yakınlarında büyük bir ev satın almıştı. Muhtemelen evin duvarları için bu portre sipariş verildi.

Floransalı arkadaşlarıyla rönesansa damga vuran Leonardo da Vinci, Mona Lisa’yı kariyerinin sonlarına doğru 16.yüzyılın başlarında tamamladı. Lisa ve kocası portreyi beğenmedi. Yapılan resmin Lisa’ya benzemediğini söylediler ve resmi almadılar. Portre, Leonardo’nun elinde kaldı. Hayatının sonuna kadar sürekli üzerinde çalıştı. Leonardo da Vinci, 1519 yılında Cloux’da son nefesini verdiğinde yanında olan resimlerden biri de Mona Lisa’ydı. Bundan dolayı “Bitmeyen Portre” de denmektedir.

mona lisa louvre
Mona Lisa, Louvre Müzesi

Kendi Halinde Bir Tablo İken

Mona Lisa, 300 yıl boyunca Fransız saraylarında sessiz sedasız bekledi. Sonrasında, Napolyon’un dikkatini çekti ve Louvre Sarayı’na getirildi. Louvre’da asılı rönesans tablolarından sadece bir tanesiydi. 21 Ağustos 1911 sabahına kadar da kendi halinde bir tablo idi.

1911’de Herşey Değişti

Mona Lisa, 1911 yılında Louvre Müzesi’nden çalındı. İki yıl boyunca bulunamadı. Bu sürede Mona Lisa’ya karşı büyük bir merak ve ilgi oluştu. Pablo Picasso’nun çalmış olabileceğinden bile şüphelenildi. Gazetelerde haber oldu. Bu arada, Mona Lisa ününe ün kattı. Tablonun gizemli ve sıradışı olduğuna dair yazılar, bundan sonra yazılmaya başlandı. Kısa sürede, Mona Lisa portresi dünyanın en meşhur tablosu oldu.

mona lisa izleyenler louvre
Mona Lisa’yı izleyenler

Bu duruma, salt maruz kalma etkisi (mere effect exposure) deniyor. Yani, belli bir uyarıcıya defalarca maruz kalınması durumunda kişide o uyarıcıya karşı daha olumlu bir tutum oluşması.

Bu bağlantıdan Mona Lisa’yı bütün ayrıntılarıyla inceleyebilirsiniz. https://focus.louvre.fr/en/mona-lisa

Mona Lisa’nın gizemi

Mona Lisa’yı ilk gördüğünüzde en büyük özelliği resmin şaşırtıcı derecede canlı olması. Siz onu izlerken o da sizi izliyor gibi. Kimi zaman üzgün kimi zaman da mutlu. Bazıları resmin gizemli olduğunu düşünse de, aslında bu durum Leonardo da Vinci’nin bulduğu bir tekniğin sonucu.

Sfumato tekniği. Bu teknikte, kenarlar arasındaki geçişler bulanık bırakılıyor. Da Vinci de, gözler ve ağızlar etrafındaki geçişleri bulanık bırakıyor. Aslında resim yarım kalıyor. Resmi biz kafamızda tamamlıyoruz. Japonların yarım kalanı zihinde tamamlama oyunu gibi. Bu şekilde mükemmellik sağlanıyor. Hayal gücünün yakalayacağı güzelliği hiçbir şey yakalayamıyor.

Mona Lisa’daki bu etkiyi oluşturan sadece belirsizlik değil. Resmin sağ ve sol tarafları arasında farklılıklar var. Ufuk çizgisi resmin solunda sağa göre daha aşağıda. Soldan bakıldığında Mona Lisa daha uzun görünüyor. Bu durum yüzün de çeşitli açılardan faklı görünmesini sağlıyor.

Mona Lisa’nın fiyatı

Dünyanın en pahalı tablosu ünvanı Mona Lisa’ya ait. Böyle bir esere paha biçmek hata olsa da, zor zamanlarda Mona Lisa’nın satılması gündeme geldi. Mesela, 1962’de 100 milyon$ gibi bir rakamla değerlendirildi ama o dönemde satılmadı.

En son, Covid-19 pandemisinin getirdiği ekonomik sıkıntı ile Mona Lisa’nın satılması tekrar gündeme geldi. Bu defa biçilen değer 50 milyar dolardı.

Visited 26 times, 1 visit(s) today

- Advertisement -